Başbakan Scholz’dan Avrupa Konseyi Sonrası Kritik Açıklamalar: „Transatlantik İlişkiler Derinleştirilmeli“
Budapeşte’de gerçekleşen gayri resmi Avrupa Konseyi toplantısında, Avrupa’nın ABD ile transatlantik ilişkilerinin geleceği ve AB’nin rekabet gücü ana gündem maddeleri arasında yer aldı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, toplantı sonrasında düzenlediği basın toplantısında bu konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Scholz, ABD’nin Avrupa’nın en önemli müttefiki olduğunun altını çizerek, Avrupa ülkeleri olarak transatlantik ilişkileri daha da derinleştirmeyi hedeflediklerini belirtti. Scholz’a göre, ABD ile ve gelecek dönem Amerikan başkanı ile kurulacak yakın iş birliği, dünya genelinde ve Avrupa’da barış ve güvenlik için kritik önem taşıyor. Başbakan, bu yakın ilişkinin sadece güvenlik değil, küresel istikrar için de vazgeçilmez olduğunu ifade etti.
Toplantıda ele alınan bir diğer önemli konu ise AB ülkelerinin savunma sanayine yönelik yatırım planları oldu. Scholz, AB ülkeleri arasında kıtasal savunma sanayisine daha fazla ve etkili yatırım yapılması konusunda geniş bir uzlaşı olduğunu belirtti. Bu tür yatırımların, Avrupa’nın güvenliği ve kıtasal istikrarı için temel teşkil ettiğini vurguladı. Ayrıca, Almanya’nın öncelikleri arasında AB’nin rekabet gücünü artırmak ve ekonomik büyümeyi sağlamak yer alıyor. Bu kapsamda daha iyi yasama, düzenlemelerin azaltılması ve şirketlerin raporlama yükümlülüklerinin hafifletilmesi gibi adımlar atılmasının gerekliliğine dikkat çekti.
Yeni AB Komisyonu’nun göreve başlamasıyla birlikte, Avrupa’da istihdam, sanayi ve refahı artıracak yeni bir gündemin uygulamaya konulması gerektiğini ifade eden Scholz, başarılı bir ekonomik gelişim için bürokrasinin azaltılmasının önemine vurgu yaptı. Scholz, 2025’in ilk yarısında AB Komisyonu’ndan bu konuda somut adımlar beklediğini belirtti. Ayrıca, AB’nin ticaret ortaklıkları üzerine yürüttüğü müzakereleri hızla sonuçlandırması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Başbakan Scholz’un bu açıklamaları, Avrupa’nın ABD ile yakın iş birliği hedeflerine ve AB içinde rekabet gücünü artırmaya yönelik reform beklentilerine dikkat çekiyor.