Kardeşlerimizi Unuttuk Mu?

Kardeş Bildiğin, Yol Arkadaşı Sandığın İnsanlar: Unutulmak En Derin Acıdır

Dünya, zor şartlar altında hayatta kalmaya çalışan milyonlarca insanı görmezden geliyor. Göç yolunda, çadır kentlerde ve cezaevlerinde haksız yere tutulan, en temel haklardan mahrum kalan kardeşlerimizi unuttuk mu?

Kardeşlerimizi Unuttuk Mu?
Bugün, Dünya İnsan Hakları Günü. Bu özel günde, bir kez daha düşünmemiz gereken bir soru var: Kardeşlerimizi unuttuk mu? Göç yolunda hayatta kalmaya çalışan, zor şartlar altında çadır kentlerde yaşam savaşı veren ya da cezaevlerinde haksız yere tutulan insanları hatırlıyor muyuz? Kardeş bildiğimiz, yol arkadaşı sandığımız o insanlar, en temel haklardan yoksun ve çoğu zaman dünyadan unutulmuş durumda. Bu insanların, çektiği acılar, yaşadığı haksızlıklar, bazen bir yudum su, bir avuç yemek, bazen de sadece bir sohbetle hayatta kalmaya çalıştıkları bir dünyada, unutulmak en büyük acı olabilir.

Yol Arkadaşı Bildiğimiz İnsanlar
Savaşlar, zulüm, yoksulluk ve ayrımcılık… Bunlar, kardeş bildiğimiz insanların yaşadığı koşullardır. Yol arkadaşı olarak bildiğimiz, bazen yanımızda yürüyen, bazen ise aynı kaderi paylaştığımız insanlar, şimdi çok uzaklarda, zor koşullar altında yaşam savaşı veriyor. Çadırlarda, barınaklarda, ya da cezaevlerinde, kendi ülkelerinde, kendi topraklarında haksız yere tutulan insanlar vardır bunlar. Onlar, hayatlarını kurtarmak için mücadele ederken, belki de en büyük yıkım, unutulmuş olmak. Bir zamanlar aynı yolda yürüdüğümüz, kardeş bildiğimiz insanlar, bir gün belki de tek bir gözyaşı, bir finca kahve, bir tatlı kelam, hal hatır sorma ve tabii ki bir demli çay beklerken, biz onlara sadece sessizlikle cevap veriyoruz.

Unutulmak: En Derin Acı
Unutulmak, yaşamın en derin acılarından biridir. Bir zamanlar kardeş bildiklerimiz tarafından, yol arkadaşları olarak tanıdıklarımız tarafından unutulmak, insanın içindeki en büyük yarayı açar. Çünkü unutan, hatırlamayan, bir insanı öldürmekten daha da büyük bir zulümde bulunmuş olur. Unutulmak, sadece bir insanın kimliğinden silinmesi değil, insanlığın kendisinden silinmesidir. Oysa bir zamanlar yanımızda, kardeş gibi gördüğümüz insanlarla aynı değerleri taşıdığımızı düşünürdük. Ama şimdi, onlar gözden kayboluyor ve biz hiçbir şey yapamıyoruz. Unutulmak, bazen nefes almaktan, bazen bir taşla, bir kase çorbayla hayatta kalmaya çalışmaktan daha zor bir şeydir. Çünkü unutulmak, sadece beden değil, ruh da ölür.

Kardeşlik ve Hatırlanmak
İnsan hakları, yalnızca resmi belgelerde var olan, yasal bir yükümlülük değil, her birimizin taşıması gereken bir sorumluluktur. Unutulmak için değil, hatırlanmak için varız. Kardeşlerimizi, zorlu yaşam şartları altında hayatta kalmaya çalışan ya da haksız yere cezaevlerinde tutulan insanları hatırlamak, unutmamaktır. Çünkü unutulmadıkça bir insan var olur, hakları ve onuru korunur. Bir gözyaşı, bir bardak çay, bir sohbet ya da bir kahve hatırlanmak için önemli bir bağdır. İşte bu yüzden, unutulmamak, sadece yaşamın bir parçası değil, insanlık onurumuzun bir gereğidir.

Unutmak, En Büyük İhanettir
Bugün, kardeşlerimizi hatırlamak ve onların insan hakları için mücadele etmek için bir fırsattır. Zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren insanlar, göç etmek zorunda kalanlar ya da cezaevlerinde tutulanlar, aslında bizlere insan olmanın ne demek olduğunu hatırlatıyor. Hatırlamak, onlara en büyük borcumuzdur. Hatırlanmak, insanlık onurumuzun temelidir. Bu, sadece bugünün değil, her günün sorumluluğudur.

#İnsanHakları #ZorunluGöç #MülteciKrizi #Dayanışma #UmuduPaylaş