UNFPA-Weltbevölkerungsbericht 2025 warnt vor zunehmender politischer Einflussnahme
Immer mehr Regierungen weltweit versuchen, die Geburtenraten durch staatliche Eingriffe zu steuern – entweder, um Kinderzahlen zu erhöhen oder um sie zu senken. Der aktuelle Weltbevölkerungsbericht 2025 des UN-Bevölkerungsfonds (UNFPA), vorgestellt in Berlin in Zusammenarbeit mit dem Bundesministerium für wirtschaftliche Zusammenarbeit und Entwicklung (BMZ) sowie der Deutschen Stiftung Weltbevölkerung (DSW), zeigt: Solche Maßnahmen gefährden die reproduktiven Rechte von Frauen und Paaren – oft mit gegenteiligen Effekten.
Fast die Hälfte aller Frauen weltweit kann nicht selbstbestimmt über ihre Sexualität, Verhütung oder Schwangerschaft entscheiden. Millionen leben in Ländern mit restriktiven Gesetzen oder ohne Zugang zu medizinischer Versorgung. Der Bericht fordert gezielte politische und gesellschaftliche Reformen, um individuelle Entscheidungsfreiheit zu stärken – mit Bildung, Gesundheitszugang, wirtschaftlicher Teilhabe und rechtlicher Gleichstellung als Schlüssel.
Aile Planlaması Dünya Genelinde Tehdit Altında
Birleşmiş Milletler 2025 Dünya Nüfus Raporu’na göre, kadınların çocuk sahibi olup olmama hakkı birçok ülkede siyasi müdahale altında. Zorlayıcı doğum politikaları bireysel özgürlükleri tehdit ediyor.
BM Nüfus Fonu (UNFPA), Almanya Kalkınma Bakanlığı (BMZ) ve Alman Dünya Nüfusu Vakfı’nın (DSW) yayınladığı 2025 Dünya Nüfus Raporu, dünya genelinde kadınların cinsellik ve üreme sağlığı konularında karar alma özgürlüğünün ciddi tehdit altında olduğunu ortaya koyuyor.
Kadınların kaç çocuk sahibi olacağına ya da olup olmayacağına karar verme hakkı, dünya genelinde artan şekilde siyasi müdahaleye maruz kalıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından hazırlanan ve Almanya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ) ile Alman Dünya Nüfusu Vakfı (DSW) iş birliğiyle açıklanan 2025 Dünya Nüfus Raporu, aile planlaması üzerindeki baskının giderek küresel bir krize dönüştüğünü ortaya koydu.
Siyasi Müdahaleler Kadınların Karar Hakkını Kısıtlıyor
Rapora göre, hem yüksek doğum oranları hem de düşen doğurganlık oranları, birçok ülkede siyasi araçlarla şekillendirilmeye çalışılıyor. Ancak bu tür müdahaleler sıklıkla bireylerin kendi kararlarını alma özgürlüğünü engelliyor ve yalnızca kısa vadeli ya da ters etki yaratan sonuçlar doğuruyor.
Almanya Kalkınma Bakanlığı Devlet Sekreteri Niels Annen, durumu şöyle özetledi:
“Kadınların bedenleri üzerindeki kendi kararlarını verme hakkı dünya genelinde tehdit altında. Bu tehlikeli bir gelişmedir. Eğitim, iş imkanları ve sağlık hizmetlerine erişim kadınların güçlendirilmesi için en etkili yoldur.”
Anket: Milyonlarca Kadın Karar Veremiyor
Raporun temelini, Afrika, Asya, Avrupa, Latin Amerika ve ABD’den 14 ülkede gerçekleştirilen ve dünya nüfusunun üçte birini temsil eden kapsamlı bir anket oluşturuyor. Bulgulara göre:
- Kadınların %44’ü cinsel ilişkileri, doğum kontrolü ya da üreme sağlığı hakkında kendi başlarına karar veremiyor.
- 750 milyondan fazla kadın, kısıtlayıcı kürtaj yasalarına sahip ülkelerde yaşıyor.
- Dünya genelindeki kürtajların %45’i güvenli olmayan yöntemlerle gerçekleştiriliyor.
- Katılımcıların %23’ü çocuk sahibi olmak isteyip olamadığını, %40’ı ise bu isteğinden vazgeçmek zorunda kaldığını belirtti.
Özellikle yoksulluk, sağlık sorunları ve eğitimsizlik gibi etkenler hem çocuk sahibi olmayı hem de istenmeyen gebelikleri önlemeyi zorlaştırıyor.
İnsan Haklarına Dayalı Politikalar Daha Etkili
Raporda vurgulanan bir diğer önemli sonuç ise şu: Aile planlamasında gönüllülük ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı politikalar, bireylerin çocuk sahibi olma isteğini destekliyor. Ancak baskıcı, zorlayıcı doğum politikaları ters tepiyor. Özellikle popülist ve milliyetçi hükümetler, kadınların bedenleri üzerindeki karar haklarını yeniden tartışmaya açarak bu krizi daha da derinleştiriyor.
DSW Programlar Direktörü Angela Bähr, “Gerçek bir özgürlük için, çocuklu ya da çocuksuz bir yaşamı seçme hakkı bireylerde olmalı,” diyerek çağrıda bulundu.
“Cinsellik ve üreme sağlığına dair programlara yeterli finansman sağlanmalı, aile ve iş yaşamını bir arada mümkün kılan sosyal altyapılar kurulmalı.”
Küresel Krize Karşı Uzun Vadeli Yatırımlar Gerekiyor
Uzmanlara göre bu kriz sadece Afrika, Asya ya da Latin Amerika’yı değil, aynı zamanda Avrupa ve Kuzey Amerika gibi gelişmiş bölgeleri de etkiliyor. Aile kurmak ya da çocuk sahibi olmak, günümüzde çoğu kişi için artan ekonomik ve sosyal engellerle çevrili.
2025 Dünya Nüfus Raporu, dünya genelinde üreme haklarının korunması ve bireylerin özgür seçimler yapabilmesi için daha fazla siyasi kararlılık ve uzun vadeli yatırım gerektiğini güçlü şekilde vurguluyor.
#Familienplanung #AilePlanlaması #Selbstbestimmung #ÖzgürSeçim #UNFPA #BMNüfusFonu #BMZ #Weltbevölkerungsbericht2025 #DünyaNüfusRaporu2025 #Frauenrechte #KadınHakları #ReproduktiveGesundheit #ÜremeSağlığı #UNFPA #BMNüfusFonu #BMZ#DünyaNüfusuVakıf #AlmanyaKalkınmaBakanlığı #DSW #DünyaNüfusuVakıf