Erstmals: Leber und Niere Gleichzeitig Stabilisiert/İlk Kez: Karaciğer ve Böbrek Aynı Anda Stabilize Edildi
Neue Methode revolutioniert die Multiorgantransplantation in Heidelberg
Heidelberg, Deutschland – Am Universitätsklinikum Heidelberg (UKHD) wurde erstmals eine bahnbrechende Methode angewendet, bei der Leber und Niere eines Patienten gleichzeitig und mit nur einer Perfüsionsmaschine stabilisiert wurden. Diese innovative Technik stellt einen großen Fortschritt in der Multiorgantransplantation dar und könnte die Transplantationsmedizin erheblich verändern.
Optimierung der Organerhaltung durch simultane Perfusion
Ein zentrales Ziel in der Organtransplantation ist es, die Zeit, in der die Organe außerhalb des Körpers bleiben, so kurz und schonend wie möglich zu gestalten. Normalerweise werden für jedes Organ eigene Perfüsionsmaschinen eingesetzt, jedoch gelang es dem Heidelberger Team, Leber und Niere gleichzeitig und unter optimalen Bedingungen mit nur einer einzigen Maschine zu stabilisieren. Dies wurde möglich, weil die Leber über zwei Blutversorgungssysteme verfügt und somit sowohl über die Pfortader für die Leber als auch über die arterielle Zufuhr für die Niere simultan versorgt werden konnte.
Vorteile für den Patienten und das Operationsteam
„Dank der simultanen Perfusion konnten beide Organe zuverlässig stabilisiert werden, wodurch das Risiko von Schäden durch Verzögerungen während der Transplantation minimiert wurde“, erklärt Dr. Deniz Uluk, Facharzt der Klinik für Allgemein-, Viszeral- und Transplantationschirurgie am UKHD. Diese Methode hat nicht nur die Operationsdauer verkürzt, sondern auch die Patientensicherheit verbessert. In dem speziellen Fall einer Doppeltransplantation hätte ohne diese Methode die Niere aufgrund der langen Lagerung nicht mehr transplantiert werden können.
Schnelle Erholung und vielversprechende Ergebnisse
Die Patientin, die an einer autosomalen polyzystischen Leber- und Nierenerkrankung litt, wurde bereits nach vier Wochen aus dem Krankenhaus entlassen und befindet sich nun in der Rehabilitation. Diese schnelle Erholung ist ein direktes Ergebnis der optimierten Organperfusion und der erfolgreichen Transplantation. „Die simultane Perfusion beider Organe hat es uns ermöglicht, den Patienten unter besten Bedingungen zu behandeln und die Belastung sowohl für die Organe als auch für das Team zu minimieren“, fügt Prof. Martin Zeier, Ärztlicher Direktor des Nierenzentrums, hinzu.
Zukunftsperspektiven für die Transplantationsmedizin
Die neue Methode könnte nicht nur die Erfolgsraten von Multiorgantransplantationen steigern, sondern auch den Weg für zwei- oder mehrtägige Operationen ebnen, was eine schonendere Vorgehensweise für die Patienten ermöglichen würde. „Die simultane Perfusion verringert den Zeitdruck und hilft uns, den Organverlust zu minimieren“, erklärt Prof. Christoph Michalski, Ärztlicher Direktor der Klinik für Allgemein-, Viszeral- und Transplantationschirurgie. Diese bahnbrechende Entwicklung könnte eine neue Ära in der Transplantationsmedizin einläuten.
Heidelberg als Vorreiter in der Transplantationsmedizin
Seit der ersten Nierentransplantation im Jahr 1967 gehört das Universitätsklinikum Heidelberg zu den renommiertesten Zentren für Organtransplantation in Deutschland. Mit der Einführung der Lebertransplantation 1987 und der Erweiterung um Herz- und Pankreasprogramme in den 1990er Jahren setzt das UKHD weiterhin Maßstäbe in der Transplantationsmedizin. Heute ist das UKHD eines der größten Zentren für Maschinenperfusion in Deutschland und trägt zur kontinuierlichen Weiterentwicklung der Organtransplantation bei.
Dünyada İlk Kez Karaciğer ve Böbrek Aynı Anda Stabilize Edildi
Heidelberg Üniversitesi Hastanesi, Multiorgan Nakillerinde Yeni Bir Dönem Başlatıyor
Heidelberg, Almanya – Heidelberg Üniversitesi Hastanesi’nde (UKHD) gerçekleştirilen bir operasyonda, karaciğer ve böbrek organları ilk defa aynı anda tek bir makineyle stabilize edildi. Bu yenilikçi yöntem, multiorgan transplantasyonları için önemli bir adım atılmasına olanak sağlıyor. Organların dışarıda kaldığı süreyi kısaltarak, nakil sırasında organların daha az zarar görmesini sağlamak ve başarı oranını artırmak amacıyla geliştirilen bu yöntem, özellikle zorlu ve karmaşık nakil süreçlerinde büyük bir fark yaratıyor.
Organların Zaman Dışında Korunması Neden Önemli?
Organ nakillerinde başarının en önemli faktörlerinden biri, organın dışarıda kaldığı sürede ne kadar iyi korunabildiğidir. Nakil öncesi organların makine perfüzyonu ile beslenmesi, özellikle oksijen, besin ve kan gibi hayati desteklerin sağlanması açısından kritik bir rol oynar. Geleneksel yöntemlerde, her organ için ayrı bir perfüzyon cihazı kullanılırken, Heidelberg’deki ekip, hem karaciğer hem de böbreği aynı cihazla, paralel olarak stabilize etmeyi başardı.
Simültane Perfüzyon Nasıl Çalışıyor?
Normalde, perfüzyon makineleri her organ için ayrı olarak tasarlanır, ancak karaciğerin iki kan damarı bulunduğu için, bu organ portal venüs damarından beslenmeye devam ederken, arteriyel damar kullanılarak aynı makine üzerinden böbrek de beslenebiliyor. Böylece her iki organın da stabilizasyonu sağlanmış oluyor ve bu organlar aynı makine ile paralel bir şekilde çalıştırılabiliyor. Bu yöntem, özellikle nakil sırasında oluşabilecek zaman kayıplarını ve organın zarar görmesini minimize ediyor.
Zaman Kazanımı ve Hasta Güvenliği
Dr. Deniz Uluk, bu yeni yöntemle hastaların daha hızlı bir şekilde rehabilitasyona geçtiklerini belirtti. „Bu yeni perfüzyon tekniği sayesinde hasta sadece dört hafta sonra hastaneden taburcu oldu ve şu anda iyileşme sürecine devam ediyor“ dedi. Karaciğer ve böbrek nakli yapılan hasta, otosomal polikistik karaciğer ve böbrek hastalığı (ADPLKD) nedeniyle organ yetmezliği yaşıyordu. Prof. Patrick Michl, bu tür hastalar için tek tedavi seçeneğinin organ nakli olduğunu vurguladı.
Gelecekteki Potansiyel ve Kolaylıklar
Yeni yöntem, sadece organları daha az hasar görmüş şekilde nakil etmeyi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda operasyon ekibine de zaman kazandırıyor. Prof. Christoph Michalski, gelecekte bu yöntem sayesinde iki gün süren operasyonlar yapılabileceğini, böylece hastalar için daha az stres ve daha fazla iyileşme süresi sunabileceğini belirtti. Bu bahsedilen gelişmiş yöntem, cerrahlar için gelişmiş zaman yönetimi ve daha düşük risk ile daha etkili sonuçlar elde etmeyi mümkün kılabilir.
Heidelberg, Organ Nakillerinde Dünyaya Öncülük Ediyor
Heidelberg Üniversitesi Hastanesi, 1967 yılında ilk böbrek naklini gerçekleştirmesinin ardından Almanya’nın önde gelen organ nakli merkezlerinden biri haline gelmiştir. 1987’de karaciğer naklerine başlanmış ve 1990’larda kalp ve pankreas nakil programları da eklenerek, bu alandaki liderliğini sürdürmüştür. Bugün, Heidelberg, Almanya’daki en büyük makine perfüzyonu merkezlerinden birine sahip olup, organ bağışı ve nakli konusunda dünya çapında bir liderdir.
#Organtransplantation #Gesundheitstechnologie #SterileUmgebung #MedizinischeAusrüstung #MedizinischeInnovation #OrganNakli #SağlıkTeknolojisi #MedikalGereçler #TıpYenilikleri
Kommentare sind geschlossen, abertrackbacks und Pingbacks sind offen.