Außenminister Johann Wadephul betonte in seiner Eröffnungsrede zur Kieler Sicherheitskonferenz 2025 die zunehmende Bedrohungslage im Ostseeraum durch hybride russische Aktivitäten und militärische Provokationen. Die Ostsee sei längst zu einem geopolitischen Brennpunkt geworden, der entschlossene sicherheitspolitische Maßnahmen erfordere. Wadephul sprach sich für eine starke NATO-Präsenz, strategische Investitionen in militärische Infrastruktur sowie eine verbesserte europäische Zusammenarbeit in der Cybersicherheit aus. Besonders hob er hervor, dass Deutschlands Sicherheit untrennbar mit der Stabilität des Ostseeraums verbunden sei. Die Kieler Konferenz setze ein wichtiges Signal für gemeinsame europäische Verteidigungsstrategien in Zeiten wachsender Unsicherheit.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul: Baltık Güvenliği Avrupa’nın Güvenliğidir
Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, 20 Haziran 2025’te düzenlenen Kiel Güvenlik Konferansı’nın açılış konuşmasında, Avrupa’nın özellikle Baltık bölgesindeki güvenlik tehditleri karşısında alması gereken stratejik önlemleri değerlendirdi. Bakan Wadephul, Baltık Denizi’nin Avrupa’nın barış ve iş birliği sembolü olmaya devam etmesi için güvenliğe öncelik verilmesi gerektiğini vurguladı.
Baltık Denizi: Özgürlükten Gerilime
Baltık Denizi’nin kendisi için bir memleket anlamı taşıdığını belirten Wadephul, „Bu denize baktığımda özgürlük ve bağlılık hissediyorum. Ama şimdi, bu bölgenin güvenliğini sağlamak her şeyin önünde gelmeli,“ diyerek, son yıllarda denizdeki manzaranın değiştiğine dikkat çekti. Artık kıyıdan bakıldığında feribotlardan çok NATO’ya ait savaş gemilerinin görüldüğünü ifade etti.
Artan Askerî ve Hibrit Tehditler
Wadephul, Rusya’nın bölgede artan hibrit saldırıları ve askerî provokasyonlarla Baltık’ı bir çatışma alanına dönüştürdüğünü belirtti. Enerji altyapılarına yönelik sabotajlar, sınır ihlalleri, gözetleme faaliyetleri ve agresif hava-deniz manevraları bu tehditlerin bir parçası olarak sıralandı.
Almanya’nın Katkısı: Güçlü Savunma ve Altyapı
Wadephul, Almanya’nın Litvanya’da konuşlandırdığı daimi tugayla NATO’ya katkı sunduğunu, Baltık hava sahasının gözetiminde aktif rol aldığını ve stratejik altyapı yatırımlarına öncelik verileceğini açıkladı. NATO Genel Sekreteri Rutte’nin önerdiği gibi sadece savunmaya değil, siber güvenlik ve lojistik altyapıya da bütçeden %1,5 oranında pay ayrılmasını desteklediklerini ifade etti.
Ortak Güvenlik Politikası ve Erken Uyarı
Baltık gibi sıkı bağlı bir bölge için ortak güvenlik anlayışının şart olduğunu vurgulayan Dışişleri Bakanı, NATO’nun erken uyarı sistemleri, yapay zekâ destekli gözetim araçları ve siber savunma kapasitesinin önemine değindi. Almanya’nın bu alanlarda daha fazla ulusal koordinasyon ve istihbarat paylaşımı yapacağını belirtti.
Toplumsal Direnç ve Zihniyet Dönüşümü
„Dayanıklılık yalnızca teknik değil, toplumsal bir yetenektir,“ diyen Wadephul, Rusya’nın yalnızca tank ve gemilerle değil, dezenformasyon, siber saldırılar ve psikolojik operasyonlarla da Avrupa toplumlarının direncini test ettiğini söyledi. Alman toplumunda zihniyet değişiminin başladığını, güvenlik ve özgürlük kavramlarının artık daha farklı değerlendirildiğini vurguladı.
NATO Zirvesine Hazırlık
Dışişleri Bakanı, önümüzdeki günlerde yapılacak olan NATO Zirvesi’nin tarihteki en önemli savunma zirvelerinden biri olabileceğini belirterek, Almanya’nın bu zirvede daha fazla yatırım, ekipman ve caydırıcılık taahhüdü sunacağını duyurdu. Konuşmasını şu sözlerle bitirdi: „Baltık Denizi bir barış ve iş birliği denizi olarak kalmalı. Güvenliğini birlikte sağlamalıyız.“
#KielSecurityConference #BaltischeSicherheit #Wadephul #Außenpolitik #NATO2025 #Ostsee #HybrideBedrohung #EuropäischeVerteidigung #Sicherheitskonferenz #KielGüvenlikKonferansı #BaltıkGüvenliği #Wadephul #DışPolitika #NATO2025 #BaltıkDenizi #HibritTehditler #AvrupaSavunması #GüvenlikKonferansı
Kommentare sind geschlossen, abertrackbacks und Pingbacks sind offen.